Bugün içim sıkılıyor.
Aslında sıkılması için, o denli çok neden var ki.
Okumalıyım, ama ne okusam acaba?
Kitaplığıma bakınırken, soluk kırmızı, deri kaplı, kenarında küçük kilidiyle onu gördüm.
On altıncı yaş günümün hediyelerinden, belki de en önemlisi 'hatıra defterim'.
Annemden başlayıp, kardeş, dost, arkadaş sevgili, özetle o günlerde yaşamımda olan herkesi o küçük deftere sokup, kilitleyip saklamışım.
Bir tutam hala ışıltısı sönmemiş kırmızı saç, yaprakları yolunmuş iki papatya ve daha neler, neler...
Büyük olasılıkla yeni kuşaklar böylesi defterleri anlamakta güçlük çeker.
Bunun nedeni geçmişin değerlerindeki değişim olsa gerek.
Annemin yazısını okuduğumda bunu apaçık gördüm.
Bakın o yılların annesi oğlunu nasıl görmek istiyor.
''On beş yaşını doldurduğun bu gün biraz hırçınlık yaptın, ama bu yaşının icabı. İnanıyorum ileride daha makul olacaksın.
Sen şimdi öyle bir yaştasın ki, çiçeklerin senin için açtığını, güneşin senin için doğduğunu zannediyor ve her kızdığımda, sana haksızlık yaptığımı sanarak üzülüyorsun.
Halbuki oğlum, dünya bildiğin gibi hayal dünyası değil.
Sen ömrünün yeşil günlerini yaşıyorsun. Allahtan dileğim, ömrün gölgesiz pırıl, pırıl yemyeşil bir cennet olsun.
Siz üçünüz için daima duacıyım.
Neşeli bir çocuksun, iyi kalplisin.
Sende Mustafa gibi gökteki ayı, doğan güneşi bile elde etmek isteyen bir hırs yok.
Küçük kardeşine de benzemezsin, sen benim en sakin oğlumsun.
.........................................................................................................
İyi niyetli, çalışkan, doğru sözlü, şahsiyet sahibi bir erkek olmanı istiyorum.
İnşallah olacaksın benim güzel oğlum...''
Yeniden okuduğum bu yazının en çarpıcı bölümü olan, annemin dileklerinin önemini yeni fark edebildim.
Dikkat edin, annem benden 'başarı' beklemiyor.
Ne kadar şanslı bir evlatmışım....
Merak ediyorum, günümüzün anneleri, oğullarına öncelikle ne diliyor acaba?
Bu yazıdan sonra farkına vardım, canımın sıkılması için aslında hiç bir neden yok...
Cok duygulu bir yazi. Evet soz ucar yazi kalir degiminin canli bir ornegi, yillar once yazilmis sararmis sayfalarda kalmis ve sanki acil durumda kullanilmak uzere bir rafin uzerinde bekleyen; gecmisten gunumuze ani yuklu bir hatira defterinin sahibine, onun icin nelerin onemli oldugunu soyleyen bir annenin cennetten, meleklerin kanatlarinda gonderdigi bir huzur esintisi.
YanıtlaSilNe kadar güzel cümleler bunlar.beni daha da duygulandırdınız...
YanıtlaSilBen de bu yazıyı sizden duyduğumda farkına vardım ki, doğru yoldayım erkek evlat yetiştirme konusunda...
YanıtlaSilDileğim hayattan zevk alan , kendi kendine yetebilen ve sevgisi hiç bitmeyen bir erkek olması …
Dürüst olsun istiyorum her şeyden önce kendine… yaptıklarının sorumluluğunu alırken , yapabileceklerin bilincinde olsun.. Hayallerin sadece kurgu olmadığını, isterse gerçek olacağını hep bilsin istiyorum.
Ahlaklı ve erdemli olsun istiyorum… Ailenin her şey önce geldiğini ama yapı taşının kendisi olduğunu …
Bilgisinin güç olduğunu erken fark etsin istiyorum…
Paranın asla amaç olmadığını araç olarak kıymetinin bilmesi gerektiğini de bilsin istiyorum…
Yaşamın gökyüzü gibi bazen bulutlu, bazen parçalı bulutlu bazen kara bulutlu hatta güneşli olduğunu ama hep masmavi bir gökyüzünün var olduğundan emin olsun istiyorum.
Üstat, anlaşıldı, ağlatacaksın bizi. Gönülden dileğim yazılarını bir kitapta toplaman, bir tanesini de benim için imzalaman.
YanıtlaSilUmarım hep gülersin Önder'cim. Güzel dileklerin için teşekkür ederim.keşke becerebilsem. İlkini sana imzalardım. Sevgiler
YanıtlaSilsiz yazın gerçekten.yazılarınız kanatlı.
YanıtlaSilBurnum sızladı,duygulandım.Beni ağlattınız en sonunda.
YanıtlaSilÇok üzüldüm, Nesrin'cim. Senin için zamansız bir yazı oldu. Keşke ikaz etseydim. Lütfen bağışla. Sevgilerimle
YanıtlaSil