Totaliter
yönetimlerin hemen çoğunun yıkılmasındaki en büyük, etken özgürlük yokluğu ya da
keyfi biçimde sınırlandırılmanın yarattığı mutsuzluklar olmuştur.
İnsanlar
yaşam üzerine benimsedikleri reçetelerinin, faydaları hususunda pek tartışmak
istemezler.
Belki
de bu nedenle, ideal yaşam nedir soruma ayni yanıtı veren iki kişi bile çıkmadı
diyebilirim.
Böylesi
kurgulanan bir dünyada, her bireyi kendi
yaşam yolunun oluşturduğu bir eser olarak düşünmek ve saygı duymak hoşuma
gidiyor.
Demokrasi,
çok kaba bir tanımlamayla; toplulukların kendilerini eşit, özgür ve mutlu
olduklarını sanmalarını sağlamak için bulunmuş bir sistemdir.
Ve
bu sistemin kanımca en önemli işi, birilerine ‘kendi’ düşüncelerinden uzaklaştırıp, ‘bizimki’ dediklerini benimsediklerinde, sanki daha mutlu olacağına
inandırmaktır,
Geçen
ay, doğu vilayetlerimizden birisinde koca bir koyun sürüsü, liderlerinin
peşinden uçuruma atlayıp ölmüş.
Herkes
çok şaşırmış.
Ben
şaşırmadım.
Sadece
merak ettim.
Acaba
kalan koyunlar, sürüleşmenin bedelinin, ölüm olabileceğini öğrenmiş olabilirler
mi dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder