6 Mart 2012 Salı

Denizkızlarının şeytani müziği






Denizkızlarının şeytani müzikleriyle etki altına aldıkları insanlarla ilgili masallar vardır.
Denir ki büyülenmiş kişinin büyüyü bozmak için tek bir hata yapmadan ayni şarkıyı tersten söylemesi gerekir.
Kıerkegaard’ın hayran olduğu yapması son derece zor, ama başka seçeneği olmayan yoldur bu.
Ona göre, kişinin her hatalı seçimi bir şekilde kökünden sökülüp çıkarılmalı, her yanlış yaptığında yeniden başlamalıdır.
Ama sonsuza kadar değil!
Seçmenin ve zamanında seçmenin önemi burada yatar.
Vakti gelince doğru seçim yapabilmek neden bu denli önemlidir yaşamda?
Yoksa yanılıyor muyum, önemli değil midir?
Birey belli bir anda kişiliğinden sıyrılıp yaşamına ara verip özgürce seçim yapabilir mi?
Kıerkegaard, evet yanıtını verenlerin büyük yanılgı içerisinde ve sıradan estetik bir yaşama sahip olduğunu söyler.
Çünkü birey daha seçimini yapmadan kişilikleri seçilenle ilişki kurmaktadır; birey seçimi ertelese bile kişilik ya da kişiliğin içindeki bilinmeyen güçleri bilinçdışı olarak seçimini yapmaktadır.
Hepimizin yaşamı böylesi yanlış seçimlerle tıka basa dopdoludur.
Doğru seçimler yapabilme yolunun tek bir ilk adımı vardır ve büyük düşünür onu önerir.
Şöyle der Kıerkegaard; İnsanın çevresinde her şey berrak, yıldızlı bir gece gibi sessiz ve heybetli olduğunda, ruhu dünyanın içinde bir başına kaldığında, karşısına olağandışı bir insanoğlu değil, ebedi gücün ta kendisi çıkar, adeta gökler yarılır ve ben kendini seçer, ya da daha doğrusu kendini kavrar. O zaman ruh en yüceyi, hiçbir ölümlü gözün göremeyeceği ve asla unutulamayacak olanı görür, kişilik onu ebediyen soylu kılacak olan şövalyelik payesini alır.
Daha önce olduğundan farklı bir kişiye değil kendine dönüşür.
Bilinci tamamlanmıştır ve artık kendisidir.
En zengin kişilik bile kendini seçmeden önce hiç bir şeydir, öte yandan en zayıf kişilik bile kendini seçtiğinde her şeydir, çünkü büyüklük şu ya da bu olmakta değil kişinin kendisi olmasında yatar ve yürekten isteyen herkes bu mertebeye ulaşabilir.
Kanımca özgür sandığımız seçimleri her birey gibi yapmaktan başka olasılığımız yok ama zaten evrim tam da bu nokta da başlıyor.
Seçim nesnesi belli olduğunda kişinin içinde var olan estetiğin kendiliğinden ve dolaysız bir seçimi gerçekleşir.
İşte bu nokta mutlu bir yaşam umudunun yani estetik bir yaşamın etiğe dönüşebileceği yolun başlangıcıdır.
Vazgeçişin en uygun tercih olduğu sözlerinde ben estetik yaşamın çaresizliğini görüyorum.
Sonrasını, yani her vazgeçişin ardında sıra bekleyen milyonlarca vazgeçişin dolduracağı bir yaşamı kim isteyebilir?
Etik yaşam vazgeçişlerin olmadığı bir yaşamdır.
Bunu sürdüren ve ‘erdemli’ diyebileceğim birey, kendisi için iyi ve güzel olanı tartışma konusu yapmadan, doğrudan seçerek gerçekleştirir.
Ben insan olmayı böyle tanımlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder