7 Mart 2012 Çarşamba

Sevgi ve kardeş sevgisi üzerine




İnsan sevgi duygusunu ilk kez kendine karşı duymuş olmalı.
Böylesi bir duygu, önceleri karmaşık olmayan basit fizyolojik gereksinimlerin sonucu doğarmış. 
Ama toplu yaşamların ortaya çıkmasıyla, daha karmaşık sevgileri, kimi kıstaslarla öteki insanlara yöneltmeye başlamış. (kan bağı, komşuluk, ırk, ulus din vb.)
Kan bağı nedeniyle gözlemlenen sevgilerin en önemlisinin ana sevgisi olduğu sanılır. 
Ama ben o kanıda değilim, çünkü o yaratılmamıştır, hep vardır vardır ve herşeye karşın devam edecektir. 
Ama kardeş sevgisi yokluktan var edilir ve bir çabaya gereksinim duyar.
Yani yaratılmış bir sevgidir.
Ben mutlu olma çabalarım için gereken bireysel evrimin, başkalarını ya da başka şeyleri fark edip sevebilme ile başladığına inanıyorum.
Gerçekleşen bireysel evrimin her adımında bu insansal duygu çeşitlenir ve uzaklara ulaşır. 
Kardeş sevgisini özümseyebilme ve ötelere taşıyabilme bireysel evrimin çok önemli aşamalarından birisidir sadece.
Ama eksik bir mutluluk yaratır. Aç sokak kedisi, kuyruğunu sallayan bir köpek, soluk bir serçe, mevsimler, dağlar, nehirler, gökyüzü, aydınlık gün ve karanlık geceler hatta ölüm bile sevilebilir.
Ben evrende hiçbir yabancılık çekmeden, kendi evinde otururmuş gibi yaşamak için varolan her şeye sevgimizi ulaştırmamız gerektiğine inanıyorum.
Sihirli lambayı bulduğunuzda çıkan cinden ne isterdiniz acaba?
Zenginlik, servet, ün ve güç benzeri bir şeyler mi?
Yoksa sadece dışınıza taşacak kadar yoğun bir sevgi mi?
Eğer tüm yaşantınız boyunca mutlu olmak istiyorsanız ben sonuncuyu öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder