6 Mart 2012 Salı

Çiğdem



Geride kalan yıllar çoğaldıkça anılarımın giderek yok olduğunu üzülerek görüyorum.
Kimileri neden silindi, unutamadıklarım neden duruyor keşke bilebilseydim. Anadolu çiçekleriyle ilgili cahilliğimi gidermek için bir kitap aldım ve keyifle günlerdir okuyorum.
Yabani zambaklar, katırtırnakları, menekşeler anemonlar, laleler arasında olağanüstü bir gezinti oluyor.
Çiğdem, bu doğa harikası güzel çiçeğe geldiğimde, beni gülümseten bir anım tüm güzelliğiyle canlanıverdi.
Şubat iç Anadolu’nun en çetin aylarından birisidir. Hava günlük güneşlik olsa da ayazdır.
Bozkırın bu mevsiminde çevrede ne yeşermiş bir ot, ne bir yaprak ve ne de bir çiçek görülür.   
Çeşit, çeşit bitki ve böcek toprak altında öylesine yatarak ılık yağmurları bekler.
Sarıçiğdem de bunlardan birisidir. 
Zarif soğanları ilk kırkikindi yağmurlarıyla birlikte eriyen kar sularının kabarttığı topraktan birbiri ardına yükseliverir.
Tüm mevsimleri karanlıkta geçiren çiğdemin parlak çiçeği sadece üç haftacık, sanki güneşe inat iki cılız yaprak arasından sarı, sarı ışıldar.
Sonra yeniden toprağın içine çekilerek yenibaharları bekler.
Çiğdem beni hep ikilemde bırakmıştır.
Onun da yaşamı bizim gibi güneş ve toprak arasında geçer.
Çoğu kişi ne alaka dese de, böylesi bir yaşam benim kimi insansı ölüm kaygılarımı azaltıyor.
O günlerde ilk kırkikindi yağmurlarıyla birlikte kırlara çıkar çiğdemleri soğanlarıyla birlikte çıkarıp bir iğde ağacının dikenlerine takardık.
Daha sonra ellerimizde torbalar ellerimizde çiğdemli iğde daları her kapıyı çalar, bir ağızdan neşeyle tekerlememizi söylerdik.

Çiğdem çiğdem çiçeği
Alaca bulaca saçağı
Dam üstünde boyunduruk                                          
Dura dura yorulduk
Verenin oğlu olsun
Vermeyenin kedisi ölsün

Kapıyı açanlar çiçeği aldıktan sonra torbamıza bakar ve pişecek olan çiğdem aşı için gereken malzemeleri eklerdi.
Günün sonunda kalan çiğdemlerle süslediğimiz yemeği hep birlikte kurduğumuz ortak bir sofrada yerdik.

İlkbaharın geldiğini artık takvimler sayesinde fark ediyorum.
Bunu çiğdem resimlerini görünce anladım.
Mutsuz kılan ve hiç de hoş olmayan bir varoluş duygusu.
  

1 yorum:

  1. Benim de böyle çocukluk anılarım var. Merak ettiğim bunun Hıdrellez ve Nevruzla bir bağlantısı olup olmadığı..

    YanıtlaSil