5 Mart 2012 Pazartesi

Ben mevsimleri Ankara'da sevdim


Ben mevsimleri Ankara'da sevdim.
Aydınlık ve geniş kaldırımlı caddeleri, cuma konserleri, operası, akasyaları ve at kestaneleriyle anımsadığım üniversite yıllarımın sevgili kentinde.
Kızılay'dan bakanlıklara,  güzelim kaldırımlarında kim bilir kaç taş aşındırmışımdır yürümekten.
Kaç sevgilim oldu,  kaç kez terk edildim acaba?
Her anımsamak istediğimde, kimi zaman ürkek ve çekingen bir evet ya da sert bir hayır sonrasının başı önünde üzgün ya da gözü bulutlarda, sevgi sarhoşu kemal gelir gözümün önüne.
Ama mutlu, ama umut dolu bir kemal...

At kestanelerinin  yeşili sararmaya  başladığında rüzgarlar  eserdi, keyif veren ama ürpertici  bir soluk gibi, yaşlı, sararmış ve artık düzleşmeye yüz tutmuş tepelerinden Ankara'ya.
Sanki, en güzel sonbaharları orada kaldı.

Her yağmur ertesinde papazın bağı aklıma gelir,
Havadaki baskın çürümüş yaprak ve toprak kokuları, soyunmuş kavak ağaçlarının beyaz dallarında bağrışan saksağanlar ve kulaklarımı yalayan serin rüzgarların sesinde birbiri ardına sıcak çaylar, bozkırları, isli binaları, kömür kokusu ve  üşüyen ağaçları yorgan gibi  örten göz alabildiğine beyazlığıyla kış Ve ardından iğdeleri, kekikleri, yaban bademlerinin pembesiyle ilkbahar

Ben Ankara'yı çok özledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder