Yakın bir arkadaşım, beni bencil bulduğunu
söyledi.
Birkaç gün düşündükten sonra sorumu yineledim, yanıt yine -evet bencilsiniz oldu!
Çoğu kişinin sanacağı gibi
üzülmedim, hatta hoşuma bile gitti diyebilirim.
Bencil, bir biçimiyle aşırı
boyutlara vardığında, başkalarına karşı aldırışsızlığın ve hoşgörüsüzlüğün
yarattığı bireyciliktir.
Ama bilincini tüm dış
etkilerden soyutlayıp kendi doğrularını yaratmak ve yaşamına uygulamak isteyen
bireyin bencil olmaktan başka çaresi olabilir mi?
Ama önce kendi doğrularını yuani ahlakını yaratılabilmelidir.
Böylesi düzgün bir bencilliğe
Kant’ın öğütlediği gibi saf akılcı bir süreçle ulaşılabileceğini hiç
sanmıyorum.
Antonio Damassio,
Descartes’in yanılgıları isimli kitabında beyinlerinin duygularını kontrol eden
bölümünü kaybeden on iki hastanın durumlarını ‘akılcı budala’ olarak özetlemiş.
Böylesi insanlar sevgilerini
sergileyemeyen, iyi ya da kötüye sevgi ya da nefrete tepki vermeyen, soğukkanlı insanlardır.
Akılcı olmalarına karşın
artık hayatlarını denetleme gücünden yoksunlardır.
Duygularla iç içe geçmiş bir
akla sahip olmak, bununla ahlakını yaratmak ve düzgün bir bencillikle ötekilere
uygulayabilmek.
Keşke yapabilsem.
Merak aediyorum ben bu evrimin neresindeyim
acaba?
Evrimi için
çabalayan bireyler için, böylesi bencilliklerin önemli bir vasıf olduğuna inanıyorum.
Umarım öyleyimdir.
Kendini korumak bazen başkaları tarafından bencillik olarak tanımlanabiliyor."Ben ben olmazsam,sana da faydam dokunmaz" diyerek bu tarz bencilliğe destek veriyorum.
YanıtlaSilYazımın çok güzel bir özetini yapmışsın Nesrin'cim. Sevgiler
YanıtlaSil