6 Mart 2012 Salı

Ergenliğimin ilk prensesi



 
Kısa, parlak siyah saçları, uzun, ince güzelliği ve bakmaya cesaret edemediğim farklılıklarıyla ergenliğimin ikinci prensesi aklıma geldi bugün.
Her okul çıkışımdan on adım gerisinden eşlik ederdim ona.
Evinin önünde sözde otobüsler beklerdim, bir an olsun görünecek umuduyla.
İlişkim onun yakınında olduğum zamanlarda ayni havayı solumam ötesine hiç geçemedi.
Neden konuşamadım acaba?
Hala anlamlı bir yanıtını bulamadım.
Sonra yollarımız ayrıldı.
Ne kadar ilginç bir duygudur, bir sevgiliyi yaşam boyu ayni güzellik ve çekicilikte anımsayabilmek!
Çok yıllar aktı ve bir gün ablasıyla konuşma fırsatım oldu.
Bu yaşıma ve bin türlü deneyimime karşın, o günlerde onun da bana aşık olduğunu duyduğumda, Boğazıma bir şey tıkandı, ayaklarım yerden kesildi.
Gizemli, nedeni anlaşılmaz bir duygu iliklerime kadar uzandı.
Birbirine perde arkasından bir yılı aşkın bir süre bakabilmek, salt sahip olmanın amaçlandığı çağdaş dünyada zor anlaşılabilir bir erotizmi simgeler.
Ergenliğini yaşayan birey, farkında bile olmadan, sonlu varlığını aşarak içindeki sonsuzluğa erişmenin saf ve büyük ilk adımını atmaktadır.
Böylesi bir erotizm sonsuzluk deneyimi gibidir ve sanki o nedenle son kertede heyecan verir.
Tıpkı olağanüstü bir müziğin duygularımızda yarattığı fırtınalar gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder