Kısa, parlak siyah saçları, uzun, ince güzelliği ve bakmaya
cesaret edemediğim farklılıklarıyla ergenliğimin ikinci prensesi aklıma geldi bugün.
Her okul çıkışımdan on adım gerisinden eşlik ederdim
ona.
Evinin önünde sözde otobüsler beklerdim, bir an olsun
görünecek umuduyla.
İlişkim onun yakınında olduğum zamanlarda ayni havayı
solumam ötesine hiç geçemedi.
Neden konuşamadım acaba?
Hala anlamlı bir yanıtını bulamadım.
Sonra yollarımız ayrıldı.
Ne kadar ilginç bir duygudur, bir sevgiliyi yaşam boyu
ayni güzellik ve çekicilikte anımsayabilmek!
Çok yıllar aktı ve bir gün ablasıyla konuşma fırsatım
oldu.
Bu yaşıma ve bin türlü deneyimime karşın, o günlerde onun
da bana aşık olduğunu duyduğumda, Boğazıma bir şey tıkandı, ayaklarım yerden
kesildi.
Gizemli, nedeni anlaşılmaz bir duygu
iliklerime kadar uzandı.
Birbirine perde arkasından bir yılı aşkın bir süre bakabilmek,
salt sahip olmanın amaçlandığı çağdaş dünyada zor anlaşılabilir bir erotizmi
simgeler.
Ergenliğini yaşayan birey, farkında bile olmadan,
sonlu varlığını aşarak içindeki sonsuzluğa erişmenin saf ve büyük ilk adımını
atmaktadır.
Böylesi bir erotizm sonsuzluk deneyimi gibidir ve
sanki o nedenle son kertede heyecan verir.
Tıpkı olağanüstü bir müziğin duygularımızda yarattığı
fırtınalar gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder