Hemingway, ‘Bilgeliğin, yapabilme gücünün ve kavrayışın sırrı alçak gönüllüktür’ demiş.
Merak ettim ve kendime sordum, yahu ben gerçekten alçakgönüllü bir kişi sayılabilir miyim?
Hiç sanmıyorum, kanımca çoğumuz, farkında bile olmadan, bu değerin kibir içerenini yani son derece ikiyüzlü olan üvey kardeşini yeğlemekteyiz.
İyi yaşama denk düşen, alçakgönüllü olmaya, yeterince önem de verdiğimiz kanısında değilim.
Latince karşılığı humilis ya da humus yani topraktan gelen bir kelime.
Doğayı yaratan, tüm zenginliklerin kaynağı olan yaşamın daha doğrusu iyi bir yaşamın kaynağı olan bir maddeyle özdeşleştirilmiş.
'‘Dinlemeyi bilmek; kendi konuşma ihtiyacımızı yatıştırıp, öteki insanlara, kendini ilgi ve saygı gören biri olarak görmesini sağlayan sessiz alıcılığımızı sunmak.
Doğal ve içten bir tebessüm.
Susmayı bilmek.
Doğayla iç içe olabilmek, kumlarda çimenlerin üstünde çıplak ayakla gezebilmek, toprağın kokusunu içine çekebilmek, ocaktaki korların, güneşin ısısını hissetmek…
Şükretmek…
Ve tükenmez bir şefkat duygusuna sahip olmak.’'
Bunlar mutlu olabilmek, iyi bir yaşantı sürdürebilmek için kendimize ve başkalarına verebileceğimiz çok önemli armağanlardır diyor bir düşünür.
Ve bunlar bende yok...
Olacaktır zaman içerisinde...
YanıtlaSilSert tohumlar geç yeşerir...