Hep bir an yaşarız ve yaşadıklarımız elimizin, gücümüzün ve hükmümüzün yetersiz kaldığı bir bilinmeze doğru akıverir.
Geleceği düşleyerek, kimi çabalarla kendi özgün yaşamımızı yaratabileceğimize inanmak isteriz.
Ama nedense aklımıza gelmez, tüm olasılıklar arasından birine yönelen bilincimiz ve onun ‘seçme’ yeteneği ne denli özgürdür?
Farkına bile varmadan saptığımız yanlış yollar, seçilen yanlış arkadaşlar, sevgililer meslekler, işler, eşler ve daha birçokları geçmiş kazıldıkça birbirinin ardından ortaya dökülür.
Ben, hemen her yeni eylemimizin geçmişle bir ilintisi olduğuna inanıyorum.
Eğer ünlü düşünür haklı ise, ‘istediğimi asla isteyemiyorsam’ yaşam denilen şey uyanıp fark edenler için kimi olasılıkların şekillendirdiği hatalar silsilesinden ibaret.
Belki de bu nedenle uzaklarda kalan geçmişi düşünmek, artık olanaksızlaşan diğer olasılıkları akla getirdiği için hüzün ve kaygı verir insana.
Ya uyanmayanlar?
Bana kaygı, hatta acı bile veren kimi şeyleri onların yadsımaları, farkına bile varmamalarını hep şaşkınlık içerisinde gözledim.
Ama bugün kendimi iyi hissetmemi sağlayanların benim için iyi olmadığı gibi bana acı veren her şeyin de kötü olmadığını görüyorum.
Acılar ve mutluluklar akıllı bir sorgulamayla birbirine mükemmel bir şekilde karışırken geleceğin ‘iyi yaşamının’ olağanüstü tadını ortaya çıkarıyor.
Yaşamda ancak sorgulayanlar tüm tatları algılayabilir.
Ya sorgulamayanlar?
Başkaları için belki ama onların kendileri için yaşadıklarını hiç sanmıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder