22 Ekim 2012 Pazartesi

Feliks


 


Duyduğumda çok şaşırmıştım, mahallenin köpeklerini bu minik sevimli kedi mi hizaya sokacaktı?
Avuçlarımın içinde kaybolmuş, koyu kahve suratının ortasındaki mavi gözleriyle öylesine masum ve çaresiz bakıyordu ki!
Beni her akşam kapıda karşılayan Feliks'le, evim canlandı ve sanki bir yuva oldu.
Artık boş bir eve gelmiyordum.
Çok çabuk büyüdü, büyümesi hiç durmayacak sandım ama sonunda dokuz buçuk kiloda karar kıldı.
Güçlü, çevik ve saldırgan bir erkek kedi oldu.
Hep gözünün önünde olmamı isterdi. Bana yakın yüksekçe bir yere uzanır ve öylesine beni seyrederdi.
Gözlem altında olmak rahatsız edici bir duygu olsa da Feliks'in sevgi dolu, yumuşak bakışları hep huzur verdi bana.
Tembel, çirkin, fakir ya da yaşlı olmanın hiç önemi olmadığı ve beni salt ben olduğum için sevdiğini bilmem çok güzel bir duygu.
Ama güzel günler çabuk sonlandı!
İlk olay eve tamirat için gelen ustaların, saldıran köpeklerden kurtulmak için benim bahçeye sığınmalarıyla çıktı.
Evin hizmetlisinin, 'aman beyler kedi var dikkat !' çığlığını önemsemeyen hatta kızan adamların halini ertesi gün çağrıldığım karakolda öğrendim. Pantolonları paramparça, dizlerinden aşağısı derin yırtıklarla kaplıymış.
Daha sonra yan komşum aradı, ve kedimden şikayetçi olduğunu söyledi.
Gördüklerime inanamadım.
Feliks kendi evine girermişçesine onların bahçe ön kapısından içeri girdi.
Sonra hiç istifini bozmadan köpeğin su kabına yaklaşıp sakin sakin onun suyunu içti.
Bu esnada boxer klübesine sığınmış ve korkuyla onun gitmesini bekliyordu.
Haftalardır her sabah ayni saatte benim bıçkın bu ziyaretini yapıyormuş.
Bir gün, arabamı yıkarken arkasında iki köpek, koşarak bana doğru geldiğini gördüm. Yanımdan geçerken birden döndü ve saldırdı, birini kaçırdı ama kurt cinsi olanla yaptıkları kavga kanlı bitti.
Kurt köpeği sonunda yenilgiyi kabul etti ama, Feliks bir kulağının ucunu kaybetti.
Çapkındı, her mart geldiğinde onun dam muhabbetleri yüzünden çok geceleri uykusuz geçirdim.
Ve sonunda ölümcül bir hata etti, komşumun kedisine aşık oldu.
Bütün gün onun yanından ayrılamıyor.
Ne halt edeceğimi bilemedim, sevgilisi güzel ama kastre edilmiş bir güzel...
Benimki Nietzche gibi çıldırdı, mahalledeki bütün sıçanları, kuşları Salome'sine taşıdı.
Neredeyse tüm günü orada geçiriyor ama tık yok.
Artık eve geldiğimde beni karşılamıyor. Gecelerini komşunun bahçe kapısı önünde yatmaya başladı.
Sonunda olanlar oldu, evin hanımı artık sıkılıp sevgilisini yanından alınca, benimki zaten mutsuz umutsuz ve bitik durumda, birden saldırıyor.
Kadıncağız havuza atlıyarak kurtulabilmiş. Eşinin yardımına gelen evin erkeğini ise Feliks'in elinden zor aldık.
Ardından bir başka komşum, köpeğiyle evimin önünden geçme cüretini gösterince, zaten bela arayan kedim, ikisini birden paraladı.
Ve bardak taştı.
Mahalle sakinleri feliks'e ya hapis ya da tasma takma zorunluğu getirdi.
Ama ne mümkün onunla yolda yürümek, arkamda sürüklüyorum.
Herkes halime gülüyor.
Dışarı çıkarmadığım zamanlar ise, evin her noktasına halılara, duvarlara, yataklara durmadan çiş yapıyor.
Temizlikçi kadın işi gücü bıraktı, onun arkasında elinde bez dolaşıyor.
Sonunda danıştığım tüm veterinerler bu kulağı kesik yedi belayı kastre etmemin en iyi ve tek çıkar yol olduğunu söylediler.
Günlerce düşündüm ve hiç bir çarem kalmayınca gerçekleştirdim.
Birinci kattan atlayıp, havada güvercin tutan, sadece avladıklarını yiyen, bir kez bile mırıldanmayan, kucağıma gelmeyen ama beni uzaktan seven kedim, erkek kişiliğini yitirince tümüyle değişti.
Artık kucağımda oturuyor, hep mırıldanıyor. Mama çeşitleri üzerine şımarıklıklar yapıyor. Komşularımla ve hatta onların kedileriyle oyunlar bile oynuyor.
Artık köpeklerin taslarından da su içmiyor.
Herkesle arası düzeldi, ellerinden yemek bile yemeye başladı.
Ve şişmanladı, o sırım gibi adeleli vücut hantallaştı ve hareketleri ağırlaştı.
Uzun süre bana hoş gelen yeni davranışlarından kedimin mutlu olduğunu sandım.
Hatta cinsiyetsizliğin mutluluk üstüne etkilerini sorguladım ve tartıştım arkadaşlarımla.
Ama hiç bir zaman onun mutlu olduğundan tam emin olamadım.
Kediler yaşantılarında sadece üç şey düşünürlermiş 'yiyecek, seks ve hiç birşey...' ( *)
Onu cinsiyetsiz kıldığımda geriye sadece yiyecek kaldı.

Şeytan dürtüp duruyor, sormadan duramayacağım, ya insanlar kaç şey düşünür acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder