İnsan ömrü zamanla ilişkisine göre iki ya da üçe bölünmüş.
İlki, geçmek bilmeyen, aylar ve yıllarla dolu.
Her şeyi sonsuz kere sonsuz yaşayacakmış gibiydim sanki.
Bir günü bile, bitmez tükenmez görünürdü gözüme.
Ama sonrasında günün birinde bir şeyler oldu zamanı takip
edemez oldum. Sanırım çocukluktan gençliğe geçmiştim.
Hızla akan bir nehir, beni sürüklüyordu, gitmeyi amaçladığım
yerlere.
O yerlere ulaştım mı ?
Fark bile etmeden geçip geride mi bıraktım bilemiyorum.
Çok sonra, ancak bugün, baş döndürücü bu akışı
yavaşlatabildiğimi görüyorum.
Acaba ne değişti? Çoğu anlamsız amaçlar arasında çekirge gibi zıplamışım.
Arada geçenleri hiç anımsamıyorum.
Bugün fark ettim ki, insan bir günde bile birçok yılın
verebileceğini sandığı güzelliklere sahip olabiliyor. Sabahları toprağın kokusunun ne denli güzel olduğunu anımsadım,
sessizliği fark ettim, gökyüzünü, yıldızları, doğan güneşi, taze ekmek kokusunu,
odun ateşinin çıtırtısını, kokusunu, sabaha seslenen kuşların neşesini çok
özlemişim.
Değiştim, çünkü artık bunları fark edebiliyorum.
Umarım kalan yıllarım böylesi uzun ve bana coşku veren
güzelliklerle dolu olur.
Umarım yapacağım, seveceğim şeyler hiç bitmez ve hep ümit
edebilen bir insan olarak yaşarım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder