Ne çok yıl geçti uçurtmas'ız.
Bugün bile, gökyüzünde özgürce salınan bir uçurtmaya saatlerce bakabilirim.
Uçurtmam hazır…
Yarın rüzgar tepesinde deneyeceğim.
İlkbaharın geldiğini ve gittiğini rüzgarlar söyler bana.
Üşüme ve serinleme arasında gidip gelinen garip bir mevsimdir o.
İncecik sapları üzerinde salınan yulaf otlarına baktım.Sanki uçurtma uçurmak için iyi bir hava olduğunu söylüyorlar.
Garip bir coşku kaplıyor içimi.
Gökyüzünde beyaz bulutların arasında, gökkuşağının renkleriyle, incecik tek bir ibrişimin ucunda nasılda mutlu süzülüyor uçurtmam.
Kendimi düşündüm, geçmişimi geleceğimi özgürlüğümü sınırlayan, kısıtlayan beni kukla gibi oynatan binlerce ipi düşündüm.
Uçurtmaları böylesi sevmemin nedeni hiç bitmeyen bir özgürlük özlemi olabilir mi ?
Sonra elimde tuttuğum ip gözüme takıldı...
Kendimi kandırıyorum yahu...
Onun da benden bir farkı yok.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilyanlışlıkla silindi özür dilerim
Sil