7 Şubat 2013 Perşembe

Mutlu kılan sevgi ya da sevgili





Benim kedim asık suratlıdır.
Alnından gözleri arasına uzanan çok sayıda koyu siyah, çatılmış kaşlar, çıkık çenesinin yarattığı aşağı bükülmüş gibi duran ağlamaklı bir ağzın hemen yukarısında, gömük bir burun ve hep hayretle açılmış gibi duran yuvarlak koskoca mavi gözler.
Yakından tanımayanlar ona çirkin diyebilir, hatta ötesinde korkunç kelimesini bile yakıştırabilirler.
Onun insan muadilleri bir gece kulübünde garsonun gözlerinin içine bakıp hesabı istese-estağfurullah- beyim ne demek, burası sizin, şeref verdiniz yine bekleriz yanıtını alır.
Kucağıma atlamaz, ama beklemediğim bir anda yanıma gelip kuyruğunu şöyle bir dolayıp uzaklaşabilir, gördüğüm en egoist canlılardan birisidir, gel derim sadece bakar sonra gelmesine ilgimi kaybettiğim anda koşarak gelir.
Sanki yaşamla ilgili birçok gündemi vardır çok meşguldür ve benim isteklerimi hep sıraya koymuştur.
Ona bir an olsun sahip olduğumu düşünemedim. Evimde barınıyor, yemeğini ve tüm rahatını sağlıyorum, tüylerini tarıyorum kum kutusunu temizliyorum.
Ama sanki bütün bunları o istemiyor da ben yapmaktan hoşlanıyormuşum gibi komik bir duygu içerisindeyim.

Bu sabah, soba başında arada alevlere bakıp kitabımı okurken, Şanti her zaman olduğu gibi yanı başımda uzanmış uyuyordu.
Birden onun gözlerini üzerimde hissettim.
O asık surat böylesi bir yumuşaklık ve şefkate nasıl dönüşebilir anlamak mümkün değil.
Orada, o bakışın arkasında gizlenen, sevgi dolu bir ruh beni gözlüyordu sanki.
Dakikalarca birbirimize baktık, sonra o ardına kadar açılmış gözler hafifçe kısıldı ve odamın sessizliğinde coşku dolu bir mırıltı yükseldi.
Neden, neden acaba böylesi uzun bir bakışın ardından ne gördü ve ne duyumsadı da mırıltılara boğuldu benim sevgili kedim.
Acaba kendini çok mu mutlu hissetti?
Böylesi mutlu kılan bir sevgiye nasıl ulaşılabilir, insan doğası buna uygun mudur acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder