15 Şubat 2013 Cuma
Ahlak ve Etik üzerine
Kahvaltı en sevdiğim öğündür.
Ailenin ortanca çocuğuyum ve bu nedenle tüm ayak işleri belirli bir yaşa gelinceye kadar hep bana yıkıldı.
Pazar sabahları düzenli olarak ya katmer ya da simit yerdik.
Parlak beyaz bir hamuru başının üstünden çevirip, mermere çarparak neredeyse kelebek kanadı inceliğe getiren ve sonra kat, kat kaymak ve fıstıkla bezeyip pişirilen bir mucizedir antep katmeri .
Cadde üzerinde meşhur bir simit fırını vardı. Beş kuruş fazla verildiğinde simit hamurunu susamın (küncünün) üstünden iki kez geçirildiğini anımsıyorum.
Nefis şeylerdi, o tadları bir daha hiç alamadım.
Bir gün, yine sabahın erken saatlerinde, rutin simit seferlerimden birisini yapıyordum, tuhafiyecinin (o zamanki adıyla) vitrin camının kırıldığını ve bir çok malzemenin yola saçılmış olduğunu gördüm...
Ayağımın altında bir çift ışıltılı kol düğmesi bana bakıyordu.
Ve etrafta kimsecikler yoktu.
Alıp cebime koydum !
Sonrası gün boyu herkes neyim olduğunu sordu.
Betim benzim atmış dolaştım durdum ve sonra attığımı hatırlıyorum.
Yıllar sonra Platon'un devlet kitabında, Gyges ve onu görünmez kılan yüzüğünü okuduğumda önce yüzüm bir kez daha kızardı.
Ama kitap bittiğinde Gyges'in hikayesi, derinlere gömdüğüm beni çok utandıran bu anımı yok etti.
Çünkü anladım ki ahlak özgürlükle çok ilintili bir şey.
Ve iki yüzlü ya da ihtiyatlı davranan bir kişi toplum tarafından ahlaklı sanılabiliyordu.
Bugün, Gyges'in yüzüğüne sahip olduğumu hayal ediyorum, yani dilediğim zaman görünmez olabilsem...
Suç işlemenin dayanılmaz, baskısına hatta güzelliğine ne kadar dayanabilirdim?
Platon, Ahlakın yalnızca makyajlı bir erdem, bir yanılsama olduğunu varsaymaktadır.
Ahlaklı olup olmadığımı sadece ben bilebilirim.
Ve bencil doğalar, bunu hep işine geldiği gibi yanıtlar.
Kafa karıştıran ahlak kavramı ancak bir etiğe sahip olarak bireylere yararlı kılınabilir.
Ne yapmalıyım ahlakın sorusudur.
Nasıl yaşamalıyım ise etiğin.
Etiğin ahlaka yaklaşımının benzerine, Descartesin ünlü metafizik düşünceleri kitabının girişinde rastlarız.
Yükselmek, yükselmek olaylara yukarıdan bakabilmek.
Geleneksel ahlaka sahip bir kişi, laik ahlaka sahip ötekinin kimi söylemleriyle şoke olabilir.
Ama özgür bir bilinç ve düzeyi yüksek bir bilgiyle yaşamını sorgulayabilen kişi aslında kendi ahlakın sınırlarının bile ne denli güvenilmez olduğunu hemen farkeder.
Anadolunun kimi cinsel gerçekleri bir tabu gibi hiç konuşulmaz. Daha doğrusu böylesi geçmişi olanlar bu konunun açılmasını istemediği gibi açanları da çok sert bir şekilde suçlar.
Ahlakın felsefesi olan etik bu çarpık sanılan gerçekleri özgür bir şekilde sorgulayarak, nedenlerini bularak insanların yaşamlarını ipotek altına alabilen böylesi tabuları yıkabilir.
Eğer özgürlük diye biteviye sesleniyorsak, bunu ahlaki alana sokabilmeliyiz.
İyinin ve kötünün koşulu hep özgürlüktür.
Ve kötünün yerini, iyinin almasını isteyenler eninde sonunda özgür düşünceyle ahlaklarını sorguladıklarında bunun gerçekleştiğini göreceklerdir.
Bunun adı etiktir.
Ve mutlu bir yaşam için şarttır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder